Sözleşme karşılıklı irade uyuşmasına dayanan bir hukuki işlemdir. İki taraflı veya çok taraflı olabilir. Örneğin; alım satım sözleşmesi iki taraflı bir sözleşmeyken, şirket esas sözleşmesi çok taraflı bir sözleşmedir. Sözleşme öneri ve kabul olmak üzere 2 irade beyanıyla varlık kazanır. Öneri bunun zamansal olarak önce yapılanıdır, öneren taraf gerçekleştirmek istediği bir hukuki işlemi bu hukuki işlemi yapmak istediği kişiye iletir, iletilen taraf ise öneri kendi hâkimiyet alanına girdiğinde bunu kabul veya reddetmekte özgürdür. Genellikle önerilen taraf önerenin irade beyanını kabul ettiğini bir cevap vererek belirtmelidir ancak bazı durumlarda hiçbir cevap verilmeden de kabul etmiş sayılarak sözleşme kurulabilir. (örtülü kabul)
Sözleşme bir borçlandırıcı işlem olduğu, tasarruf işlemi olmadığı için yapıldığı anda sadece borcu ifa hakkı, dolayısıyla nispi yani sözleşmeyi gerçekleştirenler dışında üçüncü kişileri bağlamayan hak doğurduğu için tarafların tayin edilmesi önemlidir. Sözleşmede tarafların belirlenirken nelere dikkat edilmesi gerektiği ile ilgili bilgi notunu okuyarak bu konu hakkında detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz. Karşı tarafla sözleşme imzalarken karşınızdakinin sözleşmeyi imzalamaya yetkili ve ehil olup olmadığından emin olmalısınız.
Buradaki temel prensip sözleşme özgürlüğüdür. Herkes sözleşmenin tarafını içeriğini ve koşullarını belirlerken kural olarak özgürdür. Bunun istisnası hukuka ahlaka aykırılık ve konusu imkânsız borç içeren sözleşmedir.
Dikkat edilmesi gereken noktalar TBK m. 27’de belirtilmiştir
Tanımlar başlığı genellikle sözleşmede adı çokça geçecek olan bazı kavramların kısaltılarak yazılması şeklinde anlam karmaşasına engel olur, sözleşmede belirtilen şekliyle anlamlandırıldığı doğrultuda anlaştıklarını gösterir. Bu durum kısaltmaları mevcut olan uzun bir ada sahip bütün özel isimler, özellikle kurum ve kuruluşlar için kullanılabilir.
Bazen de belirli bir kavramın gerçek anlamından farklı olarak sözleşme konusu iş veya taraflara göre ne anlam ifade ettiği yazılır.
Kavramsal açıklamalar ileride oluşabilecek uyuşmazlıkların çözümü için büyük önem arz edebilir
Sözleşmenin konusu sözleşmenin esaslı unsurlarından bir tanesidir. Bir talep veya yarar olmadan bir sözleşmenin geçerlilik kazanmasına olanak yoktur.
Konusuna göre sözleşmenin hukuki niteliği belirlenir, sözleşmeye uygulanacak hükümlerin tespiti açısından önemlidir.
Vergi açısından genelde damga vergisi karşımıza çıkar:
Damga vergisi, kişiler ile kişiler, kişiler ile kurumlar veya kurumlar ile kurumlar arasında hukuki ve resmi işlemleri belgeleyen kağıtlardan alınan vergilerdir.
Buradaki kağıt terimi, yazılıp imzalamak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade eder.
Damga Vergisinin mükellefi kağıtları imza edenlerdir.
Masraflar:
Masraflar için de emredici bir hüküm bulunmadığı için genel kural olarak herkes kendi masraflarını karşılamak zorundadır. Ancak masrafların da kime ait olacağı sözleşmede belirlenebilir.
Ayrıca sözleşmenin ifa edileceği yeri tek taraflı olarak değiştiren taraf da artan masrafları aksi kararlaştırılmadıkça karşılamak zorundadır.
Cezai şart TBK m. 179’da düzenlenir.
Cezai şart borçlunun yüklendiği edimi hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi halinde alacaklıya bir miktar tazminatın ödeneceği yönünde alacaklı ve borçlu arasında yapılan anlaşmadır.
TBK madde 112 uyarınca cezai şart koşulmasa da borca aykırılık uyarınca borçlu alacaklıya verdiği zararı tazmin etmek mümkündür. Ancak burada zararın miktarı ispat edilmelidir ve hakim borçlunun kusuru oranında tazmin yükünü hafifletir, kusursuz olduğu durumlarda tazmin hükmü verilmez.
İfa ve ceza; ifanın çekincesiz kabul edilmesi, kabul etme veya ikisini de birlikte talep etme hakkından feragat edilmedikçe, istenebilir.
Hakim aşırı gördüğü ceza koşulunu indirebilir. İstisnası, tacir basiretli bir iş adamı olarak kabul edildiği için gabin uyarınca ceza miktarının indirilmesini talep edemezler. Fakat ceza koşulu tacirin ekonomik varlığını sona erdirecek şekildeyse indirilebilir
Sözleşme imzalandıktan sonra yapılacak değişiklikler tek taraflı olamaz, tekrar bir irade uyuşmasına ihtiyaç duyulur. Kanunda herhangi bir şekle bağlanmamış sözleşmeyi yazılı olarak kuran taraflar sonradan yapılacak değişikliklerin yazılı olarak yapılmalarını istiyorlarsa bunu sözleşmede açıkça belirtmeleri gerekir.
Ayrıca resmi şekle bağlı sözleşmelerde sözleşmenin geçerlilik şartı neyse değişiklik şartı da ona tabidir. Örneğin noterde düzenlenme şeklinde yapılması geçerlilik şartı olan sözleşmelerde yapılacak değişikliklerin de noterde yapılması gerekir.
Ancak bu durum sadece sözleşmenin esaslı unsurları için geçerlidir, ifa yeri gibi sözleşmenin yan unsurları kişilerin kendi aralarında belirleyecekleri adi yazılı veya şifai sözleşmelerle değiştirilebilir.
Mücbir sebebin belirlenmesi, beklenmedik haller veya kusursuz ifa imkansızlığından ayrılması için önemlidir. Her mücbir sebep bir beklenmedik hal veya kusursuz ifa imkansızlığıdır ama her durumda bunlar mücbir sebep statüsüne girmeyebilir.
Birdenbire ortaya çıkan, yani öngörülemeyen, fakat bilinse önlenebilir olan bir olayın meydana gelmesi, “beklenmeyen hâl”, “umulmayan durum” olarak adlandırılır.
Mücbir sebep, objektif olarak alınabilecek her türlü önleme rağmen engellenemeyecek dış kaynaklı ifa engelleridir
Örnek:
COVİD-19 salgını, Savaş hali, salgın hastalık, deprem
Yapılan işin ehemmiyeti gereği taraflar arasında gizli kalması gereken bilgiler olabilmektedir. Günümüzde çoğu sözleşme yapılırken gizlilik sözleşmesi de beraberinde yapılmaktadır. Gizlilik anlaşmasını ayrıca bir sözleşme ile yapabileceğiniz gibi sözleşmeye ekleyeceğiniz bir hükümle de sağlayabilirsiniz. Gizlilik anlaşmasının ne işe yaradığı ile ilgili bilgi notunu okumanızı öneririz.
Taksitle ödeme: Taksitle ödemede borçlunun, alacaklıya ifa konusu edimin paranın tamamının ödenmesinden önce teslimi ve parayı kısmi edimlerle ödeme borcu altına girdiği borç ilişkisi türünde görülür. Buna taksitle satış sözleşmesi örnek olarak verilebilir. Bu ödeme şeklinde para borcu altındaki tarafa sözleşmenin diğer tarafı tarafından sözleşme konusu edim bedelin ödenmesinden önce teslim edilip, bedel ödeme borcu altındaki tarafa bunu kullanma ve bundan yararlanma imkânı sunuyor; bunun karşılığında ise bedel ödeme borcu altındaki taraf da sözleşmede belirlenen taksit tutarlarına uygun olarak kısım kısım ödemeyi üstlenmektedir.
Tek seferde ödeme: Bu ödeme türünde borçlu alacaklıya ödemesi gereken borcunu tek seferde ödeme borcu altına girer. Bu şekilde kararlaştırılmış ödemelerde ödeme borcunun alacaklısı, borçlu tarafından kısmi ödeme talep edilmesi halinde bunu kabul etmeme hakkına sahiptir. Bu ödeme şeklinde borç tek seferde ödenmelidir.
Ön ödemeli ödeme: Sözleşme ile ön ödeme kararlaştırıldığı takdirde, önce borçlu tarafından ödeme yapılıp daha sonra karşı tarafın borcunu ifa etmesi söz konusu olur. Buna ön ödemeli taksitle satış örnek verilebilir. Fakat ön ödemeli taksitle satış yazılı şekle tabidir. Bu sözleşmelerde ödeme yapıldıktan sonra karşı tarafın borcu muaccel olacaktır.
PARA BİRİMİ AÇISINDAN:
Kural olarak Türkiye’de yapılan sözleşmeler TL bazında yapılır. Ancak emredici bir hüküm olmadığı için yabancı para birimleri de kullanılabilir. Sözleşmede ödemenin belirlenen para biçimiyle ödenmesinin zorunlu tutulmadığı hallerde, yabancı parayla kararlaştırılan tutanın borcun ifa gününde Türkiye’deki rayiç kur fiyatı üzerinde TL’yle yapılabilir
İleride taraflar arasında bir uyuşmazlık çıktığında, uyuşmazlığa ilişkin iddiaların hangi delillerle ne şekilde ispat edilebileceği konusunda tarafların belirlediği kuralları ifade eder. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda delil anlaşması şu şekilde düzenlenmiştir:
MADDE 193- (1) Taraflar yazılı olarak veya mahkeme önünde tutanağa geçirilecek imzalı beyanlarıyla kanunda belirli delillerle ispatı öngörülen vakıaların başka delil veya delillerle ispatını kararlaştırabilecekleri gibi; belirli delillerle ispatı öngörülmeyen vakıaların da sadece belirli delil veya delillerle ispatını kabul edebilirler.
(2) Taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkânsız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri geçersizdir.
Teminat sözleşme hukuku için en önemli konulardan birisidir. Teminat, borca aykırı davranışta bulunmaması için borçluyu caydırıcı etkendir. Bu yüzden borca aykırı davranışın yaptırımı caydırıcı bir yaptırım olmalıdır. Aksi takdirde borçlu yaptırımın kendisini borcu ödemekten daha fazla etkilemeyeceği düşüncesi ile borca aykırı davranmayı tercih edebilir. Başlıca teminat türleri kefalet, teminat mektubu ve ticari işletme rehnidir. Kefalet sözleşmesi en fazla on yıl için yapılabilir ve bazı şartları vardır. Bu şartlar; miktarın belli olması, eş rızası ve yazılılık şartıdır. Teminat mektubu da uygulamada en çok bankalarla yapılan garanti sözleşmesi olarak ortaya çıkar. Bu garanti sözleşmesinin özellikleri de şunlardır: asıl borç ilişkisinden bağımsız olması, borçluya ait defi ve itirazlara dayanılamaması, şekil şartı olmaması. Ticari işletme rehni ise ticari işletmeler ile kredi kuruluşları veya vadeli satış yapan işletmeler ve Kooperatifler arasında yapılır.
Tarafların birbirleriyle iletişim kurabilmek, bildirimlerde bulunabilmek için iletişim bilgilerinin sözleşmeye yazılması gerekir.
Elektronik bildirim için e-postalarının belirtilmesi zaruri olmasa da günümüz şartlarında iletişim güvenliği açısından hayati önem taşır
Bildirim olarak en yaygın olanlarından biri temerrüttür. Borçlunun temerrüde düşürülmesi için ihtar şarttır.
İstisnalar:
Tacirler içinse ihtar 4 şekilde gönderilirse geçerli olur:
TBK m. 115: Ağır kusuru varsa önceden yapılan anlaşma kesin hükümsüzdür. (kast, ağır ihmal)
Bununla birlikte uzmanlığı gerektiren meslek hizmet veya sanat ancak kanun ya da yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa hafif kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşma kesin hükümsüz
Örnek: avukatlık, bankacılık, hekimlik gibi
TBK m. 116
Borçlu, borcun ifası sırasında kendisine yardımcı olan kişilerin işi yürüttükleri sırada diğer tarafa verdikleri zararı gidermekle yükümlüdür. İfa yardımcısı borçluya sözleşmeyle bağlı olmak zorunda olan değil, sadece sözleşmenin ifa edilmesi sırasında borcun ifa edilmesini kolaylaştıran herkes demektir. Borcun doğması için ifa yardımcısının verdiği zarar borcu ifa etme eylemi sırasında gerçekleştirmesi gerekir. Uzmanlık gerektiren meslek vs. dışında yardımcı kişilerin fiillerinden doğan sorumluluk önceden bir anlaşmayla kaldırılabilir.
Bir sözleşmeden doğan uyuşmazlık meydana geldiğinde genel kural olarak yetkili mahkemeler;
YETKİ ANLAŞMASI:
Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için;
Yetki sözleşmesi yapılınca yukarıdaki şartlar gerçekleşirse sözleşmenin yapıldığı mahkeme kesin yetkili olur. HUMK (eski medeni usul kanunu) zamanında yetki sözleşmesi yapılınca ihtiyari oluyordu ve gerçek kişiler de açabiliyordu.
Alacağın devri, alacaklının bir hukuki ilişkiden doğan alacağını başkasına devredebilmesine denir.
Şartları:
Devredenin Sorumluluğu:
Bir edim karşılığında devredilmişse (borca karşılık örneğin) devreden, devir sırasında alacağın varlığını ve borçlunun ödeme gücüne sahip olduğunu garanti etmiş olur. Bu hüküm emredici olmadığı için sorumsuzluk anlaşması eğer yukarıda belirttiğim şartlara uyuyorsa uygulanabilir.
Dikkat edilecek noktalar:
Sözleşmenin sona ermesi bakımından sözleşmede açık kuralların bulunması, hukuki ilişkinin akıbetini belirli hale getirilmesini sağlayacaktır. Dolayısıyla bir anlaşmazlık durumunda bu kurallar belirlenmediği takdirde tamamlayıcı hükümler ve yedek kurallarla bu boşluk giderilecektir. Bu yüzden sözleşmenin sona ermesi hususunda kuralların belirlenmesi önemlidir. Sözleşmede aşağıdaki hususların açıkça ifade edilmesi yerinde olur:
Türkiye’de kurulacak olan yazılı sözleşmelerde Türkçe kullanılmasını zorunlu kılan 1926 tarihli 805 sayılı kanun yürürlüktedir. Buna göre Türkçe dilinde yazılı olmayan evraklar ve vesaik işler şirket ve müesseseler lehine nazarı itibara alınmaz.( 805 sayılı Kanun m.4) Bir sözleşmede hem Türkçe hem de yabancı bir dil kullanılmış ise esas alınan Türkçe’dir.